Temelleri çok eskiye dayansa da, sosyal girişim terimi 1990’larda yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Sosyal girişimler, sosyal sorunları hafifleten, toplumsal sorunlara yenilikçi yaklaşımlar ve öneriler sunan çalışmalar olarak nitelendiriliyor. Sorunlarla mücadele ve geniş çaplı değişim için yeni fikirler sunup, kararlılıkla bu fikirleri takip ediyorlar.
Özellikle kapitalizmin klasik anlamda ilerlemiyor olması, sistemin tıkanması ve kendi krizleriyle yüzleşiyor olması kaçınılmaz olarak kendini dönüştürme gerekliliğini ortaya çıkardı. Bu yüzden farklı yönlerde gelişme çabası içine girdi. İşte, sosyal girişimcilik de bu aşamada yükselişe geçiyor ve son dönemlerde popülaritesi artıyor.
Kamu kaynak kullanımının pek çok sosyal alanda azaldığı ve gitgide sosyal konuların pazar fonksiyonları tarafından devralındığı günümüzde, sosyal girişimcilik, gelecek vaat eden ve her geçen gün önemi artan bir etkinlik olarak öne çıkıyor. Kar ve toplumsal yararı aynı pota altında toplayarak girişimciliğe farklı bir form kazandırıyor.
Yeni bir kavram olması sebebiyle hala sosyal girişimciliğin tanımıyla ilgili tartışmalar olsa da sosyal girişimleri, kurumsal girişimlerden ayırmada yardımcı olacak dört maddeyi şöyle sıralayabiliriz:
1. Ekonomik kazanımların aksine, sosyal amaçlara vurgu yapılması,
2. Sosyal girişimcinin oynadığı sosyal eylemci rol,
3. Girişimcilik ve inovasyon elementleri (en azından çoğu örnekte),
4. Ekonomik anlamda yaratılan ve kullanılan karın sosyal bir problemi çözmek için amaçtan ziyade araç olarak kullanılması şeklinde ifade edilmektedir.
Piyasanın kendi başına çözemediği, çözümleri henüz üretilmemiş, mevcut yöntemlerin, politikaların işlemediği problemlerle ve toplumsal ihtiyaçlarla ilgileniyorlar. Sosyal girişimler, sosyal sorunların çözümünde girişimcilik esaslı ya da serbest piyasa bazlı yöntemler benimseyen ve sistematik değişimi hedefleyen kuruluşlar olarak ortaya çıkıyorlar. Bu kuruluşlar gönüllü sivil toplum kuruluşları olarak örgütlenebildikleri gibi, şirket veya kooperatif olarak da yürütebilmektedir. Eğitim, sağlık, çevre, insan hakları, toplumun dezavantajlı kesimleri, kalkınma gibi birçok alanda sosyal dönüşüm gerçekleştirmeyi amaçlıyorlar.
Sosyal girişimler kazandıkları karları yine sosyal amaçlar için kullanırlar. Çünkü başarı ölçütleri kar oranları değil, toplumsal dönüşüm ve ortaya konulan faydadır. Bu yüzden sosyal girişimlerde kar sürdürülebilirlik için bir koşul oluyor.
Şirketlerin toplumları ve çevreyi umarsızca kullanma devri artık bitiyor. Çünkü sınırsız kaynaklara sahip olmadığımız gibi, sürekli bir üretimle durmaksızın kar elde edemeyeceklerini biliyorlar. Toplumsal birlikteliğin sağlandığı, bireysellikten öte, bireysel çıkarlardan öte, toplumsal iyinin dünyamızın ve insanlığın kurtuluşu olduğu algısını insanlara anlatmaya çalışıyor sosyal girişimler.
Sosyal girişimler Türkiye’de yeni yeni ortaya çıkmakla birlikte, farklı yapılar ve farklı alanlarda faaliyet gösteriyorlar. Uzman eksikliğinden dolayı profesyonel kariyer yapabilecek kadar gelişmiş olmasa da öncüleri mevcut. Birkaç örnek verecek olursak; Bir Silgi Bir Kalem, Çöp (m)adam, Mikado Danışmanlık. Kişisel olarak temennim; bu tarz sosyal girişimlerin ülkedeki şartları lehlerine çevirerek sayılarının kisa sürede hızla artması.